ANKARA (AA) - Sulardaki akıntı ve girdaplara takılan plastik atıklar, dünya genelinde okyanusların belirli noktalarına yığılarak büyük çöp alanlarına yol açıyor.
Pasifik Okyanusu'nun kuzey bölümünde, ABD'nin Hawaii ve California eyaletleri arasında yer alan ve GPGP şeklinde adlandırılan çöp yığını ise bu plastik atık alanlarının en büyüğü olarak biliniyor.
Uzun ömürlü olması için tasarlanan plastik maddelerin çoğunun doğada çözünmemesi ve GPGP'yi çevreleyen girdabın içerisinde sıkışıp kalması sonucu bu atık yığınının hacmi günden güne büyüyerek geri dönülmesi neredeyse imkansız çevre sorunu haline geldi.
1,8 trilyondan fazla plastik atıkBu çöp yığını hem devasa alana yayıldığı hem de sudaki atıkların bir kısmı okyanusun derinliklerine doğru battığı için GPGP'nin net boyutu hesaplanamamakla birlikte yüzey alanının yaklaşık 1,6 milyon kilometrekare olduğu tahmin ediliyor. Bu, Türkiye'nin yüz ölçümünün neredeyse 2 katına tekabül ediyor.
Uluslararası çevre kuruluşu Ocean Cleanup'tan araştırmacıların GPGP'nin boyutunu anlamak için 2015 ve 2016'da yaptığı çalışmalarda, yığın bünyesinde 1,8 trilyondan fazla plastik atığın bulunduğu tespit edildi.
Çalışmalarda, sanılanın aksine suda yüzen homojen bir çöp adası değil de çok sayıda bağımsız makro ve mikroplastikten oluşan bir yığın olan GPGP'deki atık parçalarının toplam ağırlığının yaklaşık 100 bin ton olduğu belirlendi.
Atıklar, sudaki canlılar için "ölüm cezası"Bazı su canlıları, gündelik besin maddeleri sandıkları zehirli plastik atıkları tüketiyor ve fok balıkları gibi deniz memelisi türleri ise kaçak balıkçılık faaliyetlerinden geriye kalan ağlara takılarak ölüyor.
Hawaii Üniversitesinden Profesör Jan Hafner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, GPGP'nin sulardaki tek plastik atık yığını olmadığını, okyanuslarda başka büyük çöp girdaplarının da bulunduğunu hatırlattı.
Atık yönetimi uygun şekillerde yapılmadığı takdirde karaya atılan plastiklerin yağmurlar aracılığıyla akarsulara karıştığını ve buradan okyanuslara taşındığını anlatan Hafner, "Başta plastikler olmak üzere sudaki atıklar gerçek, ölçülebilir, gözlemlenebilir ve belgelenen bir sorun." dedi.
Hafner, plastik atıkların sudaki canlıların ölmesine ve denizlerdeki zenginliklerin kaybına yol açtığına işaret ederek, bazı canlıların zehirli plastik maddelerle beslendiğini bazılarının ise balıkçılık faaliyetlerinden kalan ağlara dolanarak bir tür "ölüm cezasına" çarptırıldığını söyledi.
Kişisel tedbirlerin yanında hükümetlerin de atık yönetimi konusunda adımlar atabileceğine de dikkati çeken Hafner, GPGP'nin medyada ve kamuoyunda daha fazla tartışılması gerektiğini vurguladı.
Karadaki canlıların da yaşamını etkiliyorPlastik atıklar, güneş ışınlarının etkisiyle zamanla daha küçük parçalara ayrılarak mikroplastiklere dönüşüyor.
Sudaki canlıların mikroplastikleri yiyerek besin zincirine karışmasının ardından zehirli kimyasallar, deniz mahsullerinin tüketimi yoluyla insan bedenine de ulaşıyor.
Araştırmalar, insan bedenine karışan ve organlarda biriken mikroplastiklerin, hormonal bozukluklar, farklı kanser türleri, kardiyovasküler hastalıklar, sindirim ve solunum sistemlerinde problemler ile nörolojik sorunlar gibi birçok tehlikeyi beraberinde getirdiğine işaret ediyor.
Öte yandan, GPGP'de birikerek su yüzeyini kaplayan plastikler, okyanusun dibine güneş ışınlarının ulaşmasını engelleyerek besin maddesi üreten alg ve plankton gibi canlıların üretim sürecini de sekteye uğratıyor.
Sudaki yaşama verilen her türlü zarar ise domino etkisi yaratarak insan sağlığına ve ülke ekonomilerine de yansıyor.
Avustralya'daki Wollongong Üniversitesinden araştırmacıların 2022'de "Deniz Kirliliği Bülteni" dergisinde yayımlanan çalışmasına göre, plastik üretiminin artmaya devam etmesi halinde sudaki atıkların neden olduğu küresel ölçekteki ekonomik kaybın 2030'a kadar 229 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.
GPGP'deki mikroplastikler kamu sağlığı krizi oluşturuyorHamburg Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden Profesör Walter Leal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, GPGP'deki plastik atıkların büyük çoğunluğunun mikroplastik olduğunu dile getirdi.
GPGP'nin iklim değişikliğine yönelik de olumsuz etkileri bulunduğuna işaret eden Leal, güneş ışığına maruz kalan plastiklerin atmosfere sera gazları saldığını belirtti.
Leal, GPGP'den doğaya yayılan mikroplastiklerin bütün ekosistemleri ve tüm canlıların vücudunu etkilediğinin altını çizerek, durumun "doğrudan bir kamu sağlığı krizine dönüştüğünü" vurguladı.
Büyük boyutlu atıkların aksine mikroplastiklerin temizlenemediğini ve doğada uzun süre varlığını sürdürdüğünü hatırlatan Leal, mevcut temizlik girişimlerinin yavaş ve su yüzeyindeki makro plastiklere odaklı olduğunu belirtti.
Leal, "Uluslararası toplum, Büyük Pasifik Çöp Yığınının temizlenmesi için bugün ortak karar alsa dahi hızlı ve tam bir temizlik neredeyse imkansız olacaktır." ifadesini kullandı.
Temizlik girişimleriÇok sayıda ülkenin atıklarından meydana gelen yığın için hiçbir hükümetin mesuliyet kabul etmemesinden dolayı GPGP'yi temizleme ve daha fazla büyümekten alıkoyma girişimleri genellikle sivil toplum kuruluşları seviyesinde kalıyor.
Bu devasa çöp yığınını oluşturan plastik atıklar çoğunlukla küçük ebatlarda olduğundan etkili biçimde temizlemeye yarayan teknoloji mevcut olarak bulunmuyor.
GPGP'yi temizleme çabalarının ekonomik anlamda da külfetli olması nedeniyle, plastik üretimini ve kullanımını en başından azaltma gibi önleyici tedbirlerin, yığını temizleme çabalarına kıyasla daha etkili olduğu ortaya çıkıyor.
Uzmanlar, GPGP'nin büyümesini önlemek için bireysel olarak atılabilecek en etkili adımın tek kullanımlık plastiklere olan bağımlılığı sınırlandırmak ve doğada çözünebilen kaynaklara yönelmek olduğuna işaret ediyor.
Muhabir: Emirhan Demir