Sağlık

Meme kanseri tedavisinde kişiye özel yaklaşım ön plana çıkıyor

- Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Arslan: - 'Kişiye özel tedavi artık bir lüks değil, modern tıbbın standardıdır. Amaç sadece yaşatmak değil, tedavi sonrasında kaliteli ve anlamlı bir yaşam sağlamaktır'

İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Arslan, meme kanserinde tedavi sürecinin artık standart yöntemlerden kişiye özel yaklaşımlara evrildiğini belirterek, her hastaya aynı tedavinin uygulanmadığını vurguladı.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen, Prof. Dr. Arslan, ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında yaptığı değerlendirmede meme kanserinde kişiye özel yaklaşımların önemini anlattı.

Hastalığın tedavisinde kişiye özel yaklaşımın standart hale geldiğini belirten Arslan, iki kişinin tümörü aynı görünse bile iç yapılarının davranışlarının ve ilaçlara verecekleri yanıtların tamamen farklı olabildiğini aktardı.

Arslan, 'Bu nedenle her hastanın tedavi planı, tümörün genetik özellikleri ve hastanın yaşam koşulları dikkate alınarak belirleniyor. Tümörün kimlik kartının çıkarılması sayesinde hangi tedavinin etkili olacağına dair daha net veriler elde edilir. Hormon reseptörleri, HER2 proteini ve genomik profilleme testleri artık hastaya en uygun tedaviyi seçmede yol gösterici oluyor. Böylece gereksiz kemoterapi yükü azaltılıyor, yan etkiler en aza indiriliyor.' ifadelerini kullandı.

- 'Artık tüm memenin alınması şart değil'

Arslan, kişiye özel tıbbın sadece testlerden ibaret olmadığını vurgulayarak, hastanın artık tedavisinin pasif bir alıcısı değil, aktif bir ortağı olduğunu belirtti.

Ameliyat seçeneklerinden yaşam kalitesine kadar tüm kararların hastayla birlikte alındığının altını çizen Arslan, şöyle devam etti:

'Artık tüm memenin alınması şart değil. Meme koruyucu cerrahi ile hem tümör çıkarılabilir hem de estetik açıdan tatmin edici sonuçlar elde edilebilir. Tedavi sürecinde psikolojik destek, doğurganlığın korunması ve yaşam kalitesinin artırılması da öncelikli hedefler arasında. Kanserden kurtulmak kadar, tedavi sonrası hayatın niteliği de önemlidir. Günümüzde tedavi planları buna göre oluşturulmaktadır.'

Meme kanserinde farkındalığın yalnızca kontrole gitmekle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayan Arslan, gerçek farkındalığın vücudunu tanımak, değişiklikleri fark etmek, düzenli kontrolleri aksatmamak ve teşhis konduğunda doğru soruları sormaktan geçtiğini aktardı.

Arslan, meme kanseri tedavisinde çığır açan bir dönemde olduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

'Kişiye özel tedavi artık bir lüks değil, modern tıbbın standardıdır. Amaç sadece yaşatmak değil, tedavi sonrasında kaliteli ve anlamlı bir yaşam sağlamaktır. Bugün meme kanseri, birçok kadın için diyabet ya da tansiyon gibi kronik bir hastalık haline gelmiştir. Yaşam boyu kontrol altında tutulabilmektedir. Bu başarının arkasında erken teşhis kadar hastaya özgü tedavi planları da yatıyor. Her hasta kendi sağlığının şefi olmalı. Soru sormaktan çekinmemeli, araştırmalı, tedavisinin aktif bir ortağı olmalıdır.'