ANKARA (AA) - Anadolu Ajansı'nın (AA) "Korelerin birleşme umutları, Kore Yarımadası'nda Yeni Başlangıç Mümkün Mü?" konulu iki bölümlük dosya haberinin birinci bölümünde, Güney Kore ile Kuzey Kore arasında Kore Savaşı sonrası gelişen normalleşme süreci ele alındı.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, Kore Yarımadası'nda 1910'larda başlayan Japon sömürge yönetimi sona erdi. Bu süreçte oluşan siyasi boşluğu doldurmak isteyen ABD ile Sovyetler Birliği, yarımadayı ideolojik çizgilerle ikiye ayırdı.

Yarımadanın ikiye ayrılmasının ardından 1948'de Kim Il-sung tarafından kurulan Kuzey Kore bağımsızlığını, ABD'nin müttefiki Güney Kore ise aynı yıl cumhuriyet ilan etti.

İki yönetim arasındaki gerilimin artmasıyla Güney Kore'ye 1950'de savaş açan Kuzey Kore, yaklaşık üç yıl süren savaşın ardından Seul ile masaya oturmayı kabul etti. 1953'te imzalanan Panmunjom Ateşkes Antlaşması'yla çatışmaların sona ermesine rağmen taraflar arasında resmi barış anlaşması yapılmadığı için fiilen iki ülke arasındaki savaş, teknik olarak hala sürüyor.

Öte yandan, iki ülke arasında "normalleşme" olarak tanımlanabilecek dönemler oldu. Bunların hiçbiri resmi bir barış anlaşmasıyla sonuçlanmadı.

Güney Kore'nin bu yıl göreve gelen Devlet Başkanı Lee Jae-myung, göreve başladığı günden bu yana Kuzey Kore ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik mesajlar veriyor.

Lee, "Güvenliğin en sağlam yolu, savaşmak zorunda kalınmayacak bir devlet kurmak, yani barışı inşa etmektir." ifadeleriyle diplomatik çözüm arzusunu vurguluyor.

Güney Kore Devlet Başkanı'nın açıklamalarının ardından, Kuzey Kore'nin sınır bölgesindeki hoparlörlerden Güney'e yönelik propaganda yayınları askıya alındı.

Bu adım, "Taraflar arasında tansiyon düşüyor mu?" sorusunu akıllara getirdi.

Sheffield Üniversitesi Kore Çalışmaları Bölümü kıdemli akademisyenlerinden Dr. Sarah Son, Kore Yarımadasındaki "normalleşme" çabalarının tarihine ilişkin AA muhabirlerine konuştu.

İyileşmenin ilk emareleri 1970'lere uzanıyor

Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye 1950'de açtığı ve yaklaşık üç yıl süren savaşın ardından, iki ülke arasında ilk kez 1970'li yıllarda normalleşme yaşandı.

Son, Güney Kore'de Devlet Başkanı Park Chung-hee liderliğindeki askeri rejim sürerken, tarafların birbirlerinden gelebilecek olası tehditleri en aza indirmek amacıyla 1972'de ortak bir bildiriye imza attığını hatırlattı.

Bu bildirinin iki Kore'nin barışçıl bir şekilde birleşmesine yönelik bir adım olduğuna işaret eden Son, bunun yanı sıra birbirine müdahale etmemeye yönelik bir taahhüt olduğunu kaydetti.

Son, iki ülke arasında karşılıklı güvenin inşa edilememesi sebebiyle bildirinin olumlu şekilde sonuçlanmadığını vurguladı.

Askeri rejim sonrası ilk normalleşme denemeleri

Güney Kore'deki askeri rejimin sona ermesinin ardından iki ülke arasındaki normalleşme ve müzakerelerin önü yeniden açıldı.

Bu kapsamda "Koreler Arası Temel Anlaşma" olarak bilinen ve iki ülke arasındaki barışçıl birleşme taahhüdünü yeniden teyit eden anlaşma 1992'de yürürlüğe girdi.

Anlaşmadaki bazı taahhütlerin nasıl yerine getirileceği konusunda anlaşmazlıklar yaşandığını belirten Son, bu dönemde Kuzey Kore'nin nükleer silah ürettiğine dair şüpheler ortaya çıktığını, bu durumun da anlaşmanın uygulanmasını baltaladığının altını çizdi.

"Gün Işığı Politikası"

Son'a göre dönemin Devlet Başkanı Kim Dae-jung, göreve geldiği ilk günden itibaren Kuzey Kore ile normalleşme ve ilişkileri geliştirme sinyalleri vermesiyle dikkatleri çekti.

Güney Kore'nin iki ülke arasında daha büyük işbirliğine gidilmesini amaçlayan "Gün Işığı Politikası" (Sunshine Policy) Kim Dae-jung döneminde 1998'de başlatıldı.

Ardından Kim Dae-jung ve dönemin Kuzey Kore devlet başkanı Kim Jong-il arasında ilk kez iki ülkenin liderlerini bir araya getiren "Koreler arası zirve" 2000'de Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'da yapıldı.

Kim Dae-jung'a Nobel Barış Ödülü kazandıran Gün Işığı politikası döneminden bahseden Son, bu dönemde endüstriden turizme pek çok alanda ikili ilişkilerde gelişme yaşandığını aktardı.

Polis Meslek Yüksekokullarına 2 bin 500 öğrenci alınacak
Polis Meslek Yüksekokullarına 2 bin 500 öğrenci alınacak
İçeriği Görüntüle

Son, Kuzey Kore'deki "Kumgang Dağı Turist Bölgesi"nin Güney Korelilerin ziyaretine açılmasının ise ilişkilerin normalleştiği bu dönemdeki gelişmelerden bir tanesi olduğunu anlattı.

Son, Kore savaşı sonrası kopan aile fertlerinin, Gün Işığı Politikası kapsamında yeniden bir araya geldiğini dile getirdi.

Öte yandan Son, 2008'de Güney Kore'de hükümetin değişmesi ile birlikte gelen yeni muhafazakar politikalar sonucunda iyiye giden ikili ilişkilerin tersine döndüğünü ifade etti.

Bu dönemin ardından atılan normalleşme adımları, Kovid-19 salgını başta olmak üzere pek çok engele takıldı.

Birleşme yeni neslin "ideali" değil

Güney Kore halkının, uzlaşmaya dair sunulan umut dolu tablolar nedeniyle her seferinde "hayal kırıklığı" yaşadığına işaret eden Son, "Son 25 yılda Kuzey Kore'ye yönelik kamuoyu verilerine bakıldığında, zaman zaman bir artış olduğu görülüyor. Ancak ardından hızlı bir şekilde tekrar düşük seviyelere geriliyor." dedi.

Son, yeni neslin de iki Kore'nin birleşmesi fikrine sıcak bakmadığına değinerek, "(Kore) savaşını hatırlamıyorlar, ebeveynleri de hatırlamıyor, çünkü orada değildiler. Bu artık bozulmaya yüz tutmuş bir ideal." şeklinde konuştu.

Herhangi bir birleşme söz konusu olduğunda Kuzey Kore'yi alt yapı olarak Güney'in seviyesine getirmenin "çok pahalı" olacağına dikkati çeken Son, bu durumun Güney Kore halkını zora sokacağını ve bu yüzden de aslında "nihai amaç" olmadığını kaydetti.


Muhabir: Ayşe İrem Çakır,Ecem Şahinli Ögüç

Kaynak: AA