İSTANBUL (AA) - Tarihi bağların yanı sıra güncel jeopolitik, ekonomik ve hukuki anlaşmazlıklar, Fransa-Madagaskar ilişkilerinin karmaşık yapısını sürdürüyor. Özellikle Hint Okyanusu'ndaki stratejik adalar, ekonomik yatırımlar ve göç politikaları iki taraf arasındaki gündemin başlıca unsurlarını oluşturuyor.
Fransız askeri güçleri, 1890'ların ortasında Madagaskar'a yöneldi. 'Franco-Hova Savaşları' olarak anılan 1883-1895 yılları arasındaki iki büyük işgal müdahalesi sonucunda ada 1896'da fiilen Fransız sömürgesi haline geldi ve Madagaskar, 1960'a kadar Fransız yönetimi altında kaldı.
General Joseph Simon Gallieni komutasındaki Fransız güçleri, 1897'de düzenlenen saldırıyla Madagaskar'daki mevcut monarşi ve yerel siyasi yapıyı çökertti, böylece adada sömürge yönetimi resmen ilan edildi.
Sakalava Kralı Toera'nın bağımsızlığı koruma ve yabancı egemenliğine karşı direniş girişimleri, binlerce Malgaş'ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Kral Toera 1897'de Fransız askerlerince kafası kesilerek idam edildi, aynı yıl Merina Hanedanı'nın son hükümdarı III. Ranavalona da sürgüne gönderildi.
Sömürge baskılarına rağmen Malgaş halkı direnişini sürdürdü. Antananarivo'daki entelektüeller, 1913'te ulusal kimliği savunmak amacıyla gizli örgütler kurdu. Birinci Dünya Savaşı'nda cepheye gönderilen Malgaş askerlerin deneyimleri, bağımsızlık düşüncesini güçlendirdi. 1920'lerde Jean Ralaimongo gibi öncü isimler, Malgaş işçilerin eşit haklar ve yurttaşlık taleplerini gündeme taşıdı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Malgaş milliyetçileri büyük ayaklanma başlattıMalgaş milliyetçileri 29 Mart 1947'de Fransız yönetimine karşı büyük bir ayaklanma başlattı. Kısa sürede adanın üçte birine yayılan ayaklanma, Fransız güçlerinin sert müdahalesiyle bastırıldı. Olaylarda on binlerce Malgaş yaşamını yitirdi.
1956'da çıkarılan Loi-cadre yasasıyla Malgaşlara evrensel oy hakkı tanındı. Bu gelişme, ülkede siyasi hareketliliği artırarak bağımsızlık sürecinin önünü açtı. Toplumun bir kesimi Fransa ile yakın ilişkilerin sürmesini savunurken, bağımsızlık yanlısı hareketler giderek güç kazandı. Bu mücadele 1960'ta sonuç verdi ve Madagaskar, bağımsızlığını ilan ederek Fransız sömürge yönetimini resmen sonlandırdı.
Bağımsızlıktan sonra Fransa etkisini sürdürmeye devam ettiFransa, resmen bağımsız olmasına rağmen Madagaskar'daki ekonomik ve kültürel nüfuzunu sürdürerek ülkenin siyaseti ve ekonomisinde etkili olmaya devam etti.
Madagaskar, ulusal gurur meselesi olarak gördüğü Hint Okyanusu'ndaki stratejik adaların tarihsel olarak kendi toprakları olduğunu savunurken, Fransa, bu adalar üzerindeki egemenliğinden vazgeçmiyor ve yönetimi elinde tutmayı sürdürüyor.
Birleşmiş Milletler kararları Madagaskar'ın tezini desteklerken, Fransa adalarda kurduğu doğal rezervler ve yaklaşık 640 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı sayesinde bölgedeki stratejik varlığını pekiştiriyor.
Fransa, bazı eserleri ve kafataslarını iade ettiFransa, sömürge döneminde alınan bazı eserleri ve insan kalıntılarını iade etmeye yönelik adımlar attı.
Dünya kamuoyunda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bazı eserlerin iadesiyle ilgili attığı adımlar, Fransa'nın Afrika'daki imajını düzeltmeyi amaçlayan 'PR-odaklı vitrin diplomasisi' olarak nitelendirildi.
Ancak Madagaskar için bu adımlar, tarihi hafızayı onarma yolunda önemli gelişme olarak değerlendirildi.
Madagaskar'a 1 Eylül'de uçakla ulaştırılan kafatasları, 2 Eylül 2025'te Antananarivo'daki Ulusal Kahramanlar Mozolesi'nde törenle karşılandı.
Fransız ordusunun sömürge döneminde işlediği katliam sırasında öldürülen üç kişiye ait kafatasları, Paris'teki Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nde muhafaza ediliyordu.
Fransa, Madagaskar'ın halen en önemli ortağıMadagaskar'da Fransızca, eğitim ve resmi işleyişte halen güçlü rol oynamayı sürdürüyor. Burs programları ve kültürel işbirlikleri de genç nesillerin Fransa ile bağlarını korumasına katkı sağlıyor.
Sömürge döneminden miras kalan altyapı ve idari yapı, ülkenin siyasi ve ekonomik kırılganlığında etkisini halen gösteriyor. Vanilya, kobalt, nikel, grafit ve safir gibi zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen halkın büyük bölümü yoksullukla mücadele ediyor.
Fransız yatırımları ve kalkınma projeleriyle iki ülke ekonomik işbirliğini sürdürürken, aynı zamanda bağımlılık eleştirilerini de beraberinde getiriyor.
Muhabir: Gülsüm İncekaya