İSTANBUL (AA) - Entelektüel kişiliği, askeri dehası ve devlet adamlığıyla öne çıkan Osmanlı Devleti'nin 7. padişahı Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a çok sayıda tarihi eser kazandırdı.
Dünya tarihinin akışını değiştiren, çağ kapatıp çağ açan, Hz. Muhammed'in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinin 572. yılı kutlanıyor.
Tarihin büyük liderleri arasında yer alan 2. Mehmet, 30 yıl süren padişahlığında İstanbul'un yanı sıra Sırbistan, Mora, Trabzon, Eflak, Bosna, Arnavutluk ve Kırım'ın da aralarında bulunduğu pek çok fetih gerçekleştirdi.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre "Çağ açıp çağ kapatan" bir sultan olarak anılan Fatih Sultan Mehmet, fethettiği İstanbul'u imar ve iskan faaliyetleriyle kısa sürede ayağa kaldırdı.
Fatih, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethetmesinin hemen ardından şehrin ticari ve sosyal hayatını canlandırmak için Osmanlı Devleti'nin farklı şehirlerindeki Müslüman ve gayrimüslim tebaadan ilim sahibi ve zanaatkarları şehre davet etti.
Sur içinden Eyüp Sultan'a imar ve inşa çalışmaları yapıldıİstanbul'un fethinin ardından Sur içinde Bahçekapı, Eminönü-Unkapanı Haliç şeridi ve Eyüp Sultan'a kadar uzanan kıyı boyunca gerçekleştirilen imar, inşa, tamirat ve iskan çalışmaları hızla tamamlandı.
Fetihten önce Boğaz'ı kontrol altına almak için inşa edilen Rumeli Hisarı, Fatih Sultan Mehmet'in şehirdeki ilk eseri oldu.
Eyüp Sultan Camisi, Beyazıt'taki Eski Saray, Patrikhane ve eski İmparatorlar Türbesi'nin yerine Mimar Atik Sinan'a yaptırılan Fatih Camisi ve Külliyesi, Gülhane Parkı'ndaki Çinili Köşk, Üsküdar Rum Mehmet Paşa Camisi, Topkapı Sarayı ve Tophane semtine adını veren top dökümhanesi de İstanbul'da inşa edilen ilk mimari eserler arasında yer aldı.
İstanbul'un belli başlı mahallelerinde Mahmut Paşa, Murad Paşa, Davud Paşa ve Gedik Ahmet Paşa gibi dönemin önde gelen devlet adamlarının isimlerini taşıyan pek çok eser de inşa edildi.
Çeşitli kaynaklara göre fetihten sonra İstanbul'a 167 mescit yapıldı.
Osmanlı Devleti tarafından İstanbul'a Türk-İslam kimliğini kazandıran erken tarihli bu mescit ve camilerin birçoğu bugün de varlığını sürdürüyor.
Bayezid Ağa tarafından fethin ilk yıllarında inşa edilen Topkapı Bayezid Ağa Mescidi, Akseki Kemaleddin Efendi tarafından inşa ettirilen Fatih Akseki Mescidi, Eyüp Sultan'daki Ya Vedud Mescidi, Silivrikapı'daki Bala Süleyman Ağa Mescidi, Balat'taki Hacı İsa Mescidi, Unkapanı'ndaki Salih Paşa Cami, Hızır Bey, Attar Hacı Halil, eski adıyla Sağırcılar Mescidi olan Yavuz Er Sinan Cami, Balat'taki Tahta Minare, Fatih'teki Akşemseddin Mescidi, Zeytinburnu'ndaki Fatih Mescidi, Mercan'daki Yavaşça Şahin Mescidi, Üç Mihraplı Cami ve Pirinççi Sinan Mescidi bu tarihi yapılar arasında yer alıyor.
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, fethin sembolü olduFethin öncesinde 916 yıl kilise, 1453'ten itibaren de cami olarak kullanılan Ayasofya, fetih sonrası cami ya da mescide çevrilen kilise, manastır niteliğindeki yapılardan dikkati en çok çeken oldu. Cami olarak 482 yıl hizmet veren Ayasofya, Osmanlı döneminde yapılan çalışmalar ve Mimar Sinan'ın eklediği minarelerle güçlendirilerek bugüne kadarki varlığını sürdürdü. Fethin bugüne ulaşan en önemli sembollerinden biri olarak ön plana çıkan yapı, 1934'te alınan karar üzerine 86 yıl müze olarak hizmet verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararnameyle Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek 24 Temmuz 2020'de kılınan ilk cuma namazıyla yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, bugün de "fethin sembolü" olarak hem ibadet etmek için gelen Müslümanları hem de yerli ve yabancı ziyaretçileri ağırlıyor.
Pantakrator Manastırı, Pentopoplos Manastırı, Balaban Ağa, Etyemez Tekke/Mescidi, Mustafa Çavuş mescitleri de aynı nitelikteki yapılar olarak tarihi kaynaklarda yer aldı.
Eyüp Sultan'da cami, medrese, imaret, sebil ve hamam inşa edildiFethin ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından 1459'da yaptırılan İstanbul'un ilk selatin camisi, Eyüp Sultan Külliyesi oldu.
Külliye içinde Eyüp Sultan Türbesi'nin yanı sıra cami, medrese, imaret, sebil ve hamam inşa edildi. Cami 1766 depreminde büyük hasar görünce önce tamir edildi, ardından baştan yapılarak 1800 yılında yeniden ibadete açıldı.
Şehrin en eski yerleşim birimlerinden olan Fatih'in merkezindeki Fatih Camisi ve Külliyesi, Osmanlı İstanbul'unun ilk büyük külliyesi oldu. Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığı Fatih Camisi, 1509, 1557 ve 1761 depremlerinde zarar görerek yıkıldı ve Sultan 3. Mustafa döneminde yeniden inşa edilerek 1771'de ibadete açıldı.
Külliyede kütüphane, darüşşifa, hazire, muvakkithane, hamam, türbe, aşhane, ahır ve tabhane yer alırken, 8 yüksek medrese ve 8 Tetimme medresesi, mektep ve darülkurra gibi eğitim organları da hayata geçirildi.
Mahmut Paşa Külliyesi ve Murat Paşa Külliyesi de Fatih Sultan Mehmet döneminden kalan yapılar olarak dikkati çekiyor.
Yapımına 1462'de başlanıp 1471'de tamamlanan Mahmut Paşa Külliyesi içerisinde cami, türbe, çifte hamam, han, medrese, imaret, sıbyan mektebi ve bir mahkeme yer alıyor. Külliyeye daha sonra çeşme ve sebil ilave edilirken, bu yapılardan cami, türbe, han ile hamamın erkekler kısmı ile medresenin dershane bölümü bugüne ulaşan bölümler arasında yer alıyor.
Murat Paşa Külliyesi'nin ise bugüne ulaşan tek yapısı Vatan ve Millet caddeleri kavşağındaki Murat Paşa Camisi. Yapımına 1472'de başlanan cami ile medrese, imaret ve hamamdan oluşan külliye, Sadrazam Mesih Paşa tarafından 1478'de tamamlandı.
Zeyrek'teki medrese odaları, İstanbul Üniversitesinin temelini oluşturduFatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın ardından Zeyrek'teki Pantokrator Manastırı'nın onarılmasını sağlayarak odalarını medrese olarak kullanıma açtı.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'daki ilk eğitim kurumları hüviyeti kazanan bu medreseler, İstanbul Üniversitesinin de temelini oluşturdu ve 1453'te faaliyete başladı.
İlk müderrisi Fatih'in hocası Molla Hüsrev olan Ayasofya Medresesi, yüzyıllar içinde pek çok mimari değişikliğe uğradıktan sonra 1934'te yıktırıldı. Medreseler, 15 Nisan 2022'de Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce aslına uygun olarak inşa edilerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine tahsis edildi.
Mahmut Paşa Camisi'nin doğusunda yer alan, bugün sadece bir dershanesi kalan Mahmut Paşa Medresesi, Fatih döneminde inşa edilen bir diğer eğitim kurumu.
Haliç'teki iskeleler, dükkanlar, iskeleler ve limanlar onarıldıFatih Sultan Mehmet, fetihten sonra Haliç boyunca sıralanan iskelelerin, tüccarların dükkanlarının ve limanların onarılmasını da sağladı.
Ticaretin canlandırılması için 1456'da dört kapıdan girilen, 15 kubbe altında, o dönemde oda veya sandık adı verilen 140 dükkandan oluşan Kapalıçarşı (Bedesten) inşa edildi. 15. yüzyılın sonlarına doğru Kapalıçarşı'da 76'sı kuyumcu, 50'si abacı ve terzi, 44'ü takkeci, 66'sı mestçi ve ayakkabıcı olmak üzere 641 dükkan bulunuyordu.
Türk çarşı karakteriyle inşa edilen ve Kapalıçarşı'nın merkezini oluşturan bugünkü Cevahir ve Sandal bedestenleri, bir iki yıl arayla Fatih döneminde yapıldı.
Galata'daki Galata Bedesteni (Fatih Çarşısı), Fatih Sultan Mehmet tarafından Ayasofya Vakfına gelir getirmesi amacıyla yapılmış dönemin en büyük ticari yapısı oldu.
Fatih Çarşısı olarak da bilinen, Fatih döneminde 20 kubbeli bir bedesten olarak inşa edilen, zamanla bugünkü haline dönüşen Bedesten, bugün Hırdavatçılar Çarşısı olarak kullanılmakta.
Ayrıca, Fatih Camisi çevresine Malta Çarşısı, Şekerci Han, Deve Hanı, Sultan Pazarı adıyla kurulmuş Saraçhane Çarşısı gibi çok sayıda dükkan ve çarşı yapıldı.
Saray-ı Atik (Eski Saray) inşa edildiFethin ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'a yapılan ilk saray, 1453-1458 arasında bugün İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ile üniversitenin bazı binalarının bulunduğu kampüste inşa edildi.
Etrafı kale surları gibi yüksek duvarlarla çevrili yapıda kasırlar, köşkler, harem dairesi, selsebiller, çeşmeler ile bahçeler yer aldı. Topkapı Sarayı (Saray-ı Cedid) tamamlandıktan sonra bu saraya Saray-ı Atik (Eski Saray) denildi.
Eski Saray'da 1541'de çıkan büyük yangından sonra harem ve diğer üniteler Topkapı Sarayı'na taşındı. Saray, sonraki dönemlerde de yangınlar geçirdi ve yeniden inşa edilerek Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının ardından Bab-ı Seraskeriye'ye tahsis edildi.
Öte yandan, Fatih Sultan Mehmet tarafından Topkapı Sarayı'nın bahçesinde gül bahçesi yaptırıldı. Saray arazisi içerisindeki bu bahçeye daha sonra Gülhane denildi.
Orta Asya'dan İran üzerinden Anadolu'ya gelen eski Türk mimari geleneğinin bugüne kadar ulaşmış İstanbul'daki tek temsilcisi olan Çinili Köşk, Fatih döneminde Selçuklu çini tezyin geleneğiyle inşa edildi.
İstanbul medeniyet beşiği haline geldiFatih Sultan Mehmet, İstanbul'un kültürel hayatına da yön verdi. Kurduğu Sahn-ı Seman medreseleri, dönemin en yüksek seviyede eğitim veren kurumları arasında yer aldı.
Bu medreselerde tefsir, fıkıh, kelam gibi dini ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi ve felsefe gibi pozitif bilimler de okutuldu. Fatih, bu medreselerin başına kendi hocası Molla Gürani, Molla Hüsrev ve Ali Kuşçu gibi devrin önemli alimlerini getirerek 15. yüzyılda İstanbul'un İslam dünyasının en önemli eğitim ve düşünce merkezlerinden biri haline gelmesine olanak sağladı.
Fatih'in teşvikiyle kurulan kütüphanelerde toplanan sayısız yazma eserin korunması sağlandı. Böylece İstanbul, geçmiş medeniyetlerin ilmi birikimini barındıran ve yeni fikirlerin üretildiği bir merkez olarak öne çıktı.
Nakkaşhaneler kurdurarak minyatür, hat, tezhip gibi geleneksel sanatların gelişmesini destekleyen Fatih, İtalya'dan ressamlar getirtti ve klasik Osmanlı'ya Rönesans etkilerini dahil etti. Özellikle Gentile Bellini'nin yaptığı Fatih portresi, bu kültürel etkileşimin en çarpıcı örneklerinden biridir.
Tüm bu gelişmeler, İstanbul'un kısa sürede İslam dünyasının en önemli kültür, sanat ve bilim merkezlerinden biri haline gelmesini sağladı. Bu dönemde temelleri atılan eğitim, bilim ve sanat anlayışı, Osmanlı'nın ilerleyen yüzyıllarında da etkisini sürdürdü.
Fatih Sultan Mehmet'in fethiyle İstanbul artık sadece imparatorluk başkenti değil, Doğu ile Batı'nın, gelenek ile yeniliğin buluştuğu medeniyet beşiği haline geldi.
Muhabir: Ahmet Esad Şani,Ömer Mirza Şeker