ANKARA (AA) - Avrupa Birliği'nin (AB) enerji dönüşümünde önemli ilerleme kaydettiği ancak sürecin hem teknik hem de politik olarak hassas bir denge gerektiriyor. Uzmanlar, AB'nin Rus gazından tamamen vazgeçebilmesinin, altyapı yatırımlarının zamanında tamamlanmasına, üye ülkeler arasındaki dayanışmaya ve enerji talebinin kalıcı biçimde düşürülmesine bağlı olduğunu ifade ediyor.

Ember Avrupa Enerjisi Politika Danışmanı Tatiana Mindekova, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, AB'nin Rus gazına bağımlılığını azaltma konusunda önemli ilerleme kaydettiğini, 2021'de Rusya'nın Avrupa'nın gaz arzının yaklaşık yüzde 40-45'ini sağlarken 2024'ün sonunda bu oranın yüzde 20'nin altına düştüğünü söyledi.

REPowerEU çerçevesi kapsamında birliğin 2028'in başlarına kadar Rus menşeli gaza yönelik tam yasağa doğru ilerlediğini anımsatan Mindekova, 'Bu, acil durum planlamasından yasal zemine oturmuş bir taahhüde geçiş anlamına geliyor. Genel olarak AB doğru yolda olsa da bu taahhüdün Rus gazının tamamen ve pratik olarak ortadan kaldırılmasına dönüşmesi, dikkatli bir koordinasyon, güçlü bir uygulama mekanizması ve talebi azaltmaya yönelik kalıcı çabalar gerektirecek.' dedi.

Mindekova, Rus gazının tamamen ortadan kaldırılmasını geciktirebilecek birkaç unsur bulunduğuna, bunlardan ilkinin Rusya'dan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatının artmaya devam etmesi olduğuna işaret etti.

2025'in eylül ayında hacim olarak yüzde 29'luk artışın bunun en son örneği olduğunu anımsatan Mindekova, şu ifadeleri kullandı:

'Bu durum, boru hatlarının tek kanal olmadığını gösteriyor. İkinci olarak, gölge taşımacılık ve yeniden ihracat uygulamaları, Rus gazının dolaylı yollarla AB piyasalarına girmesine olanak tanıyor ve bu da denetimi zorlaştırıyor. Üçüncü olarak, üye ülkeler arasındaki farklılıklar ilerlemeyi yavaşlatıyor. Slovakya ve Macaristan gibi ülkeler hala yüksek oranda bağımlı. Sözleşmelere ilişkin ve coğrafi kısıtlamalar, hızlı bir çeşitlenmeyi zorlaştırıyor. Buna ek olarak, altyapı bağımlılığı da bir risk oluşturuyor. Yeni LNG terminalleri veya boru hatları, alternatif fosil tedarikçilere olan bağımlılığı kalıcı hale getirebilir. Ayrıca, spot LNG fiyatlarının küresel talep ve hava koşullarına duyarlı olması nedeniyle piyasa dalgalanmaları da önemli bir sorun. AB genelinde koordinasyon ve denetim sağlanmadığı takdirde, bu darboğazlar 2027 sonuna kadar hedeflenen aşamalı çıkışın gecikmesine yol açabilir.'

'Avrupa için en ucuz ve en güvenli gaz, artık ihtiyaç duyulmayan gazdır'

Mindekova, tek bir tedarikçinin Rus gazının yerini tamamen alamayacağını, bu nedenle Avrupa'nın arz kaynaklarını çeşitlendirmek zorunda olduğunu vurguladı.

Norveç'in 2024'te yaklaşık 91 milyar metreküp gaz tedarik ederek en büyük boru hattı tedarikçisi olduğuna ancak üretim kapasitesinin sınırlı olduğuna değinen Mindekova, ABD LNG'sinin ise 2024'te ithalatın yaklaşık yüzde 45'ini oluşturduğunu, kapasite artırımının mümkün olsa da tek bir tedarikçiye bağımlılığı artırdığını belirtti.

Mindekova, özellikle Cezayir olmak üzere Kuzey Afrika'nın boru hattı ve LNG yoluyla yaklaşık 39 milyar metreküp sağladığını, ancak iç talep ve siyasi kısıtlamalar nedeniyle büyüme potansiyelinin sınırlı olduğunu kaydederek, 'Güney Gaz Koridoru (Azerbaycan üzerinden TAP/TANAP) şu anda yılda yaklaşık 10 milyar metreküp gaz sağlıyor. Miktar küçük olsa da stratejik açıdan önemli. Slovakya gibi denize kıyısı olmayan ülkeler için boru hatları, depolama ve ters akış kapasitesi, alternatif gaza erişim açısından hayati önem taşıyor. Gerçekçi yol, bu farklı tedariklerin çeşitlendirilmiş bir portföyüyle birlikte enerji verimliliği, elektrifikasyon ve yenilenebilir kaynakların artırılmasıdır. Avrupa ne kadar az gaz kullanırsa Rus hacimlerini yeni bağımlılıklar yaratmadan ikame etmek o kadar kolay olur.' ifadelerini kullandı.

Atılması gereken birkaç temel adım daha bulunduğunu belirten Mindekova, sözlerini şöyle sürdürdü:

'AB, Rus gazının yeniden ihracat yoluyla sessizce piyasaya girmesini önlemek için kaynak takibi ve depolama kurallarını güçlendirmeli. Yeni uzun vadeli gaz projeleri, fosil kullanımdan çıkışı içeren net bir geçiş planı olmadan onaylanmamalı, aksi halde fazla kapasiteye kilitlenme riski doğar. AB düzeyinde koordineli LNG tedariki, daha uygun fiyatlarla arz güvenliğini sağlarken üye ülkelerin birbirleriyle rekabet etmesini de önleyebilir. Ancak asıl belirleyici unsur talep tarafında. Enerji verimliliği hedeflerinin uygulanması, sanayide dönüşümün hızlandırılması ve geniş çaplı ısı pompası kullanımı. Slovakya veya Macaristan gibi yüksek derecede bağımlı ülkeler için hedefli destek mekanizmaları, geçişin adil ve siyasi olarak istikrarlı olmasını sağlayacaktır. Avrupa için en ucuz ve en güvenli gaz, artık ihtiyaç duyulmayan gazdır.'

'Ana hedef, hem Avrupa'da hem de dünya genelinde gaz fiyatlarının yükselmesini önlemek'

Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezi Küresel Araştırma Görevlisi Anne-Sophie Corbeau ise 2021'de AB ülkelerinin yaklaşık 155 milyar metreküp Rus gazı ithal ettiğini, bunun yaklaşık 140 milyar metreküpünün boru hattı gazı olduğunu söyledi.

Geçen yıl bu miktarın 52 milyar metreküpe düştüğünü, bu yıl ise bu rakamın yaklaşık 35 milyar metreküpe gerilemesinin beklendiğine işaret eden Corbeau, 'Ancak burada önemli olan, esas olarak 2022'de, gaz arzını kesen tarafın Rusya olduğudur. Ardından 2023 ve 2024'te bir istikrar dönemi yaşandı. Yani bu azalma, Avrupa'nın ithalatı gönüllü olarak kısmış olmasından değil, büyük ölçüde Rusya'nın arzı kesmesinden kaynaklandı.' dedi.

Corbeau, bu süreçte AB ülkelerinin 2021'den itibaren LNG ithalatını artırdığını, bunun temel nedeninin Yamal LNG tesisinin Avrupa'ya yakın olması ve bazı Avrupa şirketlerinin Yamal LNG ile uzun vadeli sözleşmelerinin bulunması olduğunu vurguladı.

Borsa günü yükselişle tamamladı
Borsa günü yükselişle tamamladı
İçeriği Görüntüle

Mevcut planın Rus gaz arzının Avrupa'ya kademeli olarak azaltılmasını öngördüğüne işaret eden Corbeau, şöyle devam etti:

'Buradaki ana hedef, hem Avrupa'da hem de dünya genelinde gaz fiyatlarının yükselmesini önlemek ve denize kıyısı olmayan ülkelerin yeterli gaz arzına sahip olmasını sağlamak. Kritik nokta, TürkAkım boru hattı üzerinden yapılan gaz akışıdır. Bu hat üzerinden yaklaşık 15 milyar metreküp Rus gazı, Macaristan, Slovakya, Sırbistan ve Yunanistan gibi ülkelere gidiyor. Eğer bu hat üzerinden gaz akışı çok erken kesilirse, Avrupa'da, özellikle de karayla çevrili ülkelerde gaz fiyatlarının artmasına yol açabilir. Ayrıca, yeni LNG tesislerinden gelecek ek arzlar küresel piyasaya girmeye yeni yeni başlıyor, ancak bu artışın asıl etkisi 2027–2028 yıllarında hissedilecek. Dolayısıyla AB'nin 2028'de Rus gazı ithalatını durdurma hedefi, küresel piyasada yeterli LNG arzının oluşmasını bekleyerek hem Avrupa'da hem de diğer LNG ithalatçısı ülkelerde fiyat etkisini en aza indirmeyi amaçlıyor.'

'Önümüzdeki yıllarda piyasaya çok miktarda yeni LNG arzı girmesi bekleniyor'

Corbeau, LNG arzının ikamesinin ise nispeten daha kolay olacağını çünkü ABD'nin Rus LNG projelerine yaptırım uygulamadığı sürece, küresel LNG piyasasından bir arzın tamamen çekilmesi söz konusu olmadığını söyledi.

AB'nin 2026 ocak ayında spot LNG ithalatını, 2026 haziran ortasında kısa vadeli LNG sözleşmelerini ve 2028 ocak ayında uzun vadeli LNG sözleşmelerini sona erdireceğine işaret eden Corbeau, bunun da AB ülkelerinin LNG'yi başka tedarikçilerden, muhtemelen büyük oranda ABD'den, ithal edeceği anlamına geldiğini, Rus LNG'sinin de başka pazarlara yönleneceğini kaydetti.

Corbeau, halen yaklaşık 20 milyar metreküp olan Rus LNG'sinin diğer tedarikçilerden gelen LNG ile ikame edileceğini ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu:

'Bu arada Rus boru hattı gazının yerini çeşitli kaynaklar alacak, örneğin Romanya'daki Neptun sahası, Hırvatistan, Yunanistan, Polonya, İtalya ve Türkiye üzerinden gelen LNG akışları, ayrıca Türkiye üzerinden geçen ek Azeri gazı gibi. Bu süreç büyük ölçüde küresel gaz piyasalarının seyrine bağlı olacak. Önümüzdeki yıllarda piyasaya çok miktarda yeni LNG arzı girmesi bekleniyor, bu da gaz fiyatlarının düşmesine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, karayla çevrili ülkelerin arz güvenliğini sağlamak için gerekli altyapıların zamanında tamamlanması gerekiyor, Neptun sahasının üretime başlaması, Krk LNG terminalinin kapasite artışı, Macaristan ve Slovakya'ya uzanan çeşitli boru hatlarının genişletilmesi gibi. Bunun yanı sıra, bu güzergahlardan birinde yaşanabilecek bir aksaklık, karayla çevrili ülkeler için arz güvenliği riskleri doğurabilir.'


Muhabir: Ebru Şengül Cevrioğlu

Kaynak: AA